Özet: Müeyyideli yazıya istinaden verilen ihtirazi kayıt içeren düzeltme beyannamesinin dava konusu edilebileceği yönünde karar veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu’nun 03.07.2019 tarih ve E.2019/576, K.2019/424 sayılı kararı hakkında.

Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu’nun 03.07.2019 tarih ve E.2019/576, K.2019/424 sayılı kararına ilişkin özet aşağıda bilgilerinize sunulmaktadır.

Uyuşmazlık konusu olayda; İdare tarafından mükellefe, hakkında sahte fatura düzenlendiğinden bahisle vergi tekniği raporu bulunan mükelleften mal ve hizmet alımında bulunduğu ve bu mükellefe ait faturalarda yer alan katma değer vergisinin indirimlerden çıkarılması gerektiği bildirilmiş ve aksi halde kendisinin de kod listesine alınacağı uyarısı yapılmıştır. Bunun üzerine mükellef tarafından katma değer vergisinin indirimlerden çıkarılması suretiyle ihtirazi kayıtla düzeltme beyannamesi verilmiş, ardından mükellef tarafından ihtirazi kayda dayanarak tahakkuk eden vergilerin kaldırılması talebiyle dava yoluna başvurulmuştur.

İlk derece mahkemesi gerçekleştirdiği inceleme sonucunda,

  • Vergi Usul Kanununun 378. maddesinin 2. fıkrasında mükelleflerin beyan ettikleri matrahlara ve bu matrahlar üzerinden tarh edilen vergilere karşı dava açamayacaklarının belirtildiği, beyanname verme süresi geçtikten sonra verilen beyannameye konulan ihtirazi kaydın, beyanname üzerinden yapılan tahakkuka etkisinin olmadığı,
  • Bu nedenle yasal süresinden sonra ihtirazi kayıtla verilen beyanname üzerinden tahakkuk eden uyuşmazlık konusu vergilere karşı dava açma olanağının bulunmadığı

gerekçeleriyle davanın reddine karar vermiştir.

Söz konusu karar davacı tarafından temyiz edilmiş olup incelemeyi gerçekleştiren Danıştay 9. Dairesi 26.12.2017 tarih ve E.2016/16673, K.2017/10507 sayılı kararında;

  • Uyuşmazlıkta, davacıya faturalarını kullandığı şirketler hakkında sahte fatura düzenledikleri hususunda rapor bulunduğu belirtilerek, söz konusu faturaların katma değer vergisi indirimleri arasından çıkarılması suretiyle ilgili dönemler için vergi kanunlarında yer almayan ancak uygulamada ‘’düzeltme beyannamesi’’ denilen ikinci bir beyanname vermesi gerektiği
  • Aksi halde  kendisinin de kod listesine alınacağı uyarısı yapılarak yeniden beyanname vermesi sağlanarak dava konusu tahakkuk işleminin yapıldığının anlaşıldığı, davacının aleyhine olan bu durumun kendi iradesiyle ortaya çıktığı iddia edilse de ticari hayatın olağan koşulları altında bir yükümlünün bu yönde bir eylemde bulunması beklenmeyeceğinden davacının verdiği ikinci beyannamenin özgür iradeyle oluştuğundan bahsedilemeyeceği,
  • Kullandığı faturaların gerçek olup olmadığı hususu davacı ve fatura düzenleyicileri hakkında her yönüyle yapılacak inceleme ile ortaya konulmadan düzeltme beyannameleri üzerine yapılan tahakkuk işleminin hukuka aykırı olduğu

gerekçeleriyle temyiz isteminin kabulüne karar vererek ilk derece kararını bozmuştur.

Danıştay 9. Dairesi davalı idarenin karar düzeltme istemini reddetmiş olup akabinde ise ilk derece mahkemesi aynı hukuksal neden ve gerekçelerle ilk kararında ısrar etmiştir.

Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu ise gerçekleştirmiş olduğu inceleme sonucunda,

  • Anayasa Mahkemesinin, vergi dairelerinin beyanların düzeltilmesine yönelik müeyyideli yazıları üzerine, ihtirazi kayıtla verilen düzeltme beyannameleri üzerinden yapılan vergi tarhiyatlarına ve cezalara karşı açılan davaların esası incelenmeden reddedilmeleri nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasıyla yapılan bireysel başvurulara ilişkin verdiği kararda, başvurucuların mülkiyet haklarına müdahale teşkil eden vergilendirme işlemlerinin yargı yoluyla denetlenebilmesi imkanına sahip olamadıkları, dolayısıyla derece mahkemelerinin 213 sayılı Kanunun 378. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen hukuk kuralını, düzeltme beyannamesine ihtirazi kayıt konulmasının dava açma hakkı vermeyeceği şeklinde yorumlamasının -sürecin bütününe bakıldığında- başvurucuların, müdahalenin hukuka aykırı olduğuna yönelik iddia ve itirazlarını etkin bir biçimde sunamaması sonucuna yol açtığı, buna göre somut olayda mülkiyet hakkının öngördüğü usul güvencelerinin sağlanamamasından dolayı müdahalenin başvuruculara şahsi olarak aşırı bir külfet yüklediği, mülkiyet hakkının korunması ile müdahalenin kamu yararı amacı arasında olması gereken adil dengenin başvurucular aleyhine bozulduğu sonucuna ulaşıldığı, başvurucuların mülkiyet haklarına yapılan müdahalenin ölçüsüz olduğu gerekçesiyle Anayasanın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar verdiği,
  • Bu  durumda, bir kısım mükelleften alınan faturalarda yer alan katma değer vergilerinin indirimlerinden çıkarılması suretiyle ihtirazi kayıtla verilen beyanname üzerine tahakkuk eden katma değer vergisi, damga vergisi ve hesaplanan gecikme faizinin kaldırılması istemiyle açılan davanın esasının incelenmesi suretiyle bir karar verilmesi gerektiği

gerekçeleriyle davacının temyiz isteminin kabulü ile ısrar kararının bozulmasına karar vermiştir.

Saygılarımla,

Yukarıda yer verilen açıklamalarımız, konuya ilişkin genel bilgiler içermektedir. EY ve/veya Kuzey YMM ve Bağımsız Denetim A.Ş.’ye, işbu dokümanın içeriğinden kaynaklanan veya içeriğine ilişkin olarak ortaya çıkan sonuçlardan dolayı herhangi bir sorumluluk iddiasında bulunulamaz.